Sosyal hizmet çalışanları için girişimci geleneklerde konuşma becerisi Performansı Geliştirme
About Course
SPEAK Projesi – Avrupa Birliği’nin Erasmus+ programı tarafından ortaklaşa finanse edilen, topluluk önünde konuşma ve girişimcilik becerilerinin potansiyelini keşfetmeyi amaçlayan, ileri düzey iletişim yoluyla yetişkinler için kişisel ve mesleki gelişim sürecinde akla gelebilecek üst düzey sonuçlar elde etmeyi amaçlayan topluluk önünde konuşma yeteneğine odaklanan bir projedir. Projenin Avusturya, İsveç, Türkiye ve İtalya’dan olmak üzere beş Avrupalı ortağı vardır. Projenin ana hedefleri, konuşma becerileri, birlikte oluşturma ve akran etkileşiminden oluşan yenilikçi eğitim biçimini teşvik etmektir. Ayrıca, sosyal organizasyonları ve işletmeleri toplum önünde konuşma kapasitelerini geliştirmeyi hedefleyen eğitim teklifleri için bir tasarım pilot uygulaması yaparak marjinal grupların sosyal dışlanmasını ve ayrımcılığını azaltmaktır.
Topluluk Önünde Konuşma Hakkında Teorik Bilgi ve Girişimcilik Alanlarındaki Uygulaması
Günlük iletişim, işimizde nasıl konuştuğumuzda dahil, hayatımızda hayati bir rol oynar. Vigano (2003), dünya çapında kullanılan “iletişim” teriminin, yayılmaya başladığı ilk zamanlarda, anlamını, iletişimin bir paylaşım eylemi olduğunu belirten Latince “communis” kökünden aldığını belirtmektedir. Batı’da hitabet sanatı M.Ö. Yunanistan’da (Magna) doğdu. Bu nedenle, hitabetin rolü, gücün konuşmayı kullanarak otoriter kullanımının karşısında durmak oldu.
Hitabetten Topluluk Önünde Konuşmaya
Platon, Homer gibi eski hatipler kendi toplumlarında tutkuları ve sözleriyle değişikliklere neden olabildiler (Neil, 2010). Şu anda hitabet, tarih boyunca meydana gelen tüm evrilmelere bağlı olarak farklı çağrışımlara sahip oldu; ama topluluk önünde konuşma sanatının doğru bilgisi olma amacı aynı kaldı. Ne zaman topluluk önünde konuşma denirse akla ilk gelen şey, içeri girmeden önce alkışlamak, büyük bir kalabalık vs. Ancak topluluk önünde konuşmak sadece bu özelliklerden oluşmaz. Arkadaşların, ailenin, tanıdıkların veya yabancıların önünde konuşmak topluluk önünde konuşma türleridir. Bazı olaylar yaşam tarzımızı, tüketim alışkanlıklarımızı ve hatta gerçekliği nasıl yorumladığımızı derinden değiştirdi; bunun nedeni, topluluk önünde konuşmanın sadece iş dünyası (girişimcilik) ile ilgisi değil, aynı zamanda toplum ve dünya üzerindeki etkilerinin de vurgulanmasıdır. Griffin’in (2012) savunduğu gibi, sanatı üreten bağlantı, kendimizi bir şeyin üyesi olarak tanıyabileceğimiz bir topluluk yaratmak için bilgi, düşünce, fikir ve önerilerin paylaşılmasını sağlayabilir. Topluluk içinde konuşma hayatta neden bu kadar önemlidir? Genel olarak bu, insanlar meselelerle ilgili bakış açılarını nasıl ifade edeceklerini bilmediklerinde olur. İnsanlar bu konuya bir kez dahil olduklarında, insanların tutumlarında ve akıl yürütme tarzlarında bir şeyler değişir. Bunu yaparak, insanlar günlük koşullarını kontrol edebilir, yaklaşan, yaşam ve iş fırsatlarının farkında olabilir ve kendilerini dönüştürebilirler. İnsanlar olarak, iletişimimizin hem şimdi hem de gelecekte yanımıza alabileceğimiz en iyi silahlardan biri olabileceğinin farkındayız.
Topluluk önünde konuşma konusunda nasıl yetkin ve özgüvenli olunacağını öğrenmek ve pratik yapmak, yaratıcı ve eğlenceli bir an olabilir. Asıl kısım, Topluluk Önünde Konuşma dersine katılmanın, karakter ve iletişim yeteneği geliştirmeye katkıda bulunabilecek heyecan verici, motive edici ve içten bir deneyim olabileceğidir.
Bir topluluk önünde konuşma kursuna katılma fırsatı olmadan iş dünyasını hayal edebiliyor musunuz? Bu, insanların iletişimlerinde ve günlük aktivitelerinde kendilerine güvenmemelerine neden olacaktır. Eğitim sisteminde Topluluk Önünde Konuşma, yalnızca iş dünyasıyla ilgili bir şey gibi gösterilmek istenmez. Ancak, birileri bunu hayatın her alanında uygulayabilir. Öğrencilerin ve gençl insanların topluluk önünde konuşma becerileri yalnızca gelecekteki mesleki terimleriyle bağlantılı değildir, aynı zamanda kişisel gelişimleriyle de alakalıdır.
Eğitim Gereksinimleri ve Sosyo-ekonomik Dışlanma Konuları Hakkında Temel Bilgiler
Topluluk önünde konuşma becerileri yalnızca profesyonellere yönelik bir ihtiyaç olmamalıdır. Topluluk önünde konuşma, insanları haklarını savunmanın ve içinde bulundukları koşullara ilişkin farkındalığı artırmanın nihai yoludur. Göçmenlerle ilgili olarak, bu, insanları bir araya getirmek, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını ve önyargıları azaltmak, ihtiyaçlarını iyileştirmek ve toplumda seslerini duyurmak için bir fırsat olmalıdır. Gerçekten de, mülteciler ve diğer göçmenler hakkındaki kamusal söylentiler son on yılda daha olumsuz hale geldi. Örneğin, bazı medya, göçmenlerin işgücü piyasası üzerindeki etkilerinden ziyade suç ve terör eylemleri işlemeye yönelik algılanan eğilimlerine odaklanmaktadır (Mültecilere ve diğer göçmenlere yönelik halk söylentileri ve tutumlar: İsveç ülke profili). Göçmenlere haklarını savunmanın aktif bir parçası olmaları için fırsatlar sağlamanın zamanı geldi.
Topluluk önünde konuşma becerisi kazanmak için göçmenler önce o ülkenin dilini, mesela İsveççeyi veya en azından İngilizceyi öğrenmelidir. Göçmenlerin beceri ve niteliklerini değerlendirmeye yardımcı olmak için Avrupa düzeyinde bazı eğitim programları halihazırda mevcuttur. Avrupa Komisyonu 100.000’den fazla mülteciye ve yeni gelen göçmenlere Çevrimiçi Dil Desteğine (Europa. E.U.) erişimi teklif ediyor. Bu girişim, yerel dili öğrenme fırsatı sağlayarak bireylerin ev sahibi toplumla bütünleşmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Yerel dili konuşmak çok daha fazla takdir edilse de İngilizce konuşmak da anlamsız değildir. Örneğin, 2017’de İsveç, ana dili İngilizce olmayan ülkelerin dil yeterliliğini ölçen E.F. İngilizce Yeterlilik Endeksi’nde (İsveç’teki insanlar mükemmel İngilizce konuşuyor, 2018) (EF EPI) 80 ülke arasında 2. sırada yer aldı. Bu nedenle İsveç, İngilizce öğrenmek ve ardından konuşma becerilerini geliştirmek için mükemmel bir yerdir. Ocak 2017’de hükümet (Utbildningsdepartementet, 2017), yeni gelen öğrencilere yüksek kalitede eğitim sağlamak için belediyelerin ve ücretsiz okul sahiplerinin kapasitesini desteklemeyi amaçlayan önemli ve uzun vadeli bir yatırım yapılacağını duyurdu. Bu belge, büyük oranda bir ayrıntı sağlamıyor. Ancak kayıtlardan, dil öğrenimine, çalışma danışmanlarına ve öğretmenlerin didaktik becerilerine yapılan yatırımın uygulanabilir olduğu görülmektedir. Program süresi, toplam 2.138 milyon SEK bütçeyle 2017’den 2025’e kadar uzanıyor. İsveç Ulusal Eğitim Ajansı (SNAE) kaynakların tahsisinden sorumludur. Göçmenleri eğitmek için topluluk önünde konuşmayı sıradan bir beceri haline getirmek gerekliliktir. Göçmenler İngilizcelerini geliştirir geliştirmez, duyulabilir, anlaşılabilir ve fikir ve duygularını iletebilirler.
2019’da OECD, İsveç hükümeti tarafından göçmenlerin İsveç okullarına dahil edilmesini geliştirmek için nelerin değiştirilebileceğini vurguladı (Göçmenlerin İsveç okullarına katılımı nasıl iyileştirilir? 2019). Bu kuruluşa göre, İsveç hükümeti göçmen kökenli öğretmenleri işe alma prosedürlerini gözden geçirmelidir. Geleceğin öğretmenlerine öğretmen olmaları için gereken hazırlık sürecinde, onları motive etmek için maddi destek sunulmalıdır. Ayrıca, farklı deneyimli özgeçmişe sahip insanları işe almaları ve onlara ihtiyaçlarına daha uygun bir öğrenci-öğretmen ilişkisi sunmaları gerekir. Bu yeni öğrenci-öğretmen ilişkisi, bir güven ortamında topluluk önünde konuşma becerilerini geliştirmek için bir fırsat olabilir. OECD raporu, entegrasyon sürecinin ilk aşamalarında bireyselleştirilmiş öğrenme planlarını teşvik etmenin öneminin de altını çiziyor. Dil öğrenme sürecinin bir parçası olarak öğrencilerin aileleri de dahil olmak üzere, devam eden bütüncül bir sürecin parçası olmalıdır. Aynı zamanda bu rapor okullarda çoğulculuğu teşvik eder, göçmenlerin dil çeşitliliğini arttırır ve göçmen öğrencilerin ana dilleriyle temaslarını kaybetmemelerini sağlar. Son olarak, OECD’nin raporu, “daha çeşitli göçmen akışlarının olduğu zamanlarda eğitim toplulukları arasındaki çeşitliliği yönetmenin” gerekliliği konusuna da vurgu yapıyor. Bu da müfredatta değişiklik yapma ve çeşitlilik yönetimi konusunda eğitim verme ihtiyacını içerir. Bu ölçüt, okul liderlerinin ve öğretmenlerin giderek çeşitlenen okulları idare etmelerine ve öğrencilere, ailelere ve öğretmenlere ihtiyaç duydukları desteği vermelerine yardımcı olabilir.
İsveç Hukuku, göçmenlerin sözlerine, özellikle de çocukların göçüyle ilgili konulara önem vermektedir. Göçmen Bürosuna göre, “Bütün çocuklar söz söyleme hakkına sahiptir.’ Çocukken sığınma talep etme nedenleri bireysel olarak incelenir ve sığınma talep etmek için ebeveynlerinden başka nedenleri olabilir” (Migrationsverket, 2021). Bireysellik tanınırsa, her bireyin duyulması ve sonrasında mesajını iletebilmesi gerektiğinden, insanların sesini ve topluluk önünde konuşma becerilerini geliştirmeleri çok önemlidir.
Biri, göçmenlere göçmenlik hakkında nasıl konuşulacağını öğretmek isteyen kişilere veya kendi koşulları hakkında konuşmaya hevesli olan göçmenlerin kendilerine ipuçları verebilir. Örneğin, empati kurmak muhtemelen insanları birbirine bağlamanın ilk adımıdır. Bunun için duygularını sözle ifade etmek en uygun yoldur (Goodman, 2019). Ayrıca, insanlar göçmenlik konusunu tartışırken kendilerini rahat hissetmelidir. Göç ve entegrasyonla ilgilenen bir İngiliz düşünce kuruluşu (British Future), 2016’da Home Affairs Select Committee’nin yardımıyla insanları bu konu üzerinde toplamaya çalıştı. Amaç, Kanada’daki halkın katılımı çabalarından esinlenerek, konuları tartışmak için Birleşik Krallık’taki 60 kasaba ve şehirde vatandaş panelleri düzenleyerek göç üzerine ulusal bir konuşma düzenlemekti (apolitik, 2019). Bu girişim, insanları bir araya getirmek için daha yapılacak çok proje olduğunu gösteriyor. Tartışma, kalıpların dışında düşünmek ve yeni fikirler getirmek, konuşma becerilerine ulaşmak için bazı hedefler olmalıdır.